Borussia Dortmund tribünlerinde sık sık dalgalanan devasa bir bayrak dikkat çekiyor: "The Unity" ultra grubunun simgesi olan bu bayrağın tam ortasında, kulüp tarihinin ilk büyük yıldızı August Lenz'in portresi yer alıyor.
August Lenz'in yüzünün yer aldığı Birlik bayrağı
Apolitik olduklarını söyleyen Unity, mesajlarında net biçimde anti-faşist duruş sergiliyor. Rubiales-Hermoso davası sırasında açtıkları “Sana inanıyorum, kardeşim!” pankartı, bu grubun sosyal meselelere karşı duyarlılığını da gözler önüne serdi. Ancak Lenz’in portresinin yer aldığı bayrağın bu mesajlarla ne kadar örtüştüğü, geçmişi araştırıldığında tartışma yaratıyor.
August Lenz ve Nazi Bağlantısı
1910 doğumlu August Lenz, II. Dünya Savaşı öncesi dönemde Borussia Dortmund’un ilk uluslararası oyuncusu ve kulübün sembol isimlerinden biriydi. Ancak Lenz’in siyasi geçmişi, futbolculuk kariyeri kadar açık ve net değil. 1 Mayıs 1937’de, Lenz'in NSDAP’ye (Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) üye olduğu, 4.569.773 numaralı üyelik kartıyla belgelenmiş durumda. Üstelik bu, Nazi ideolojisiyle ilk teması da değildi; 1936’da Adolf Hitler’in seçim kampanyasına aktif olarak katıldığı, ayrıca Nazi Partisi’nin paramiliter gücü Sturmabteilung’a (SA) yani “kahverengi gömleklilere” mensup olduğu biliniyor.
Borussia Dortmund’un o dönemdeki birçok sporcusunun benzer bağlara sahip olduğu, dönemin koşullarında bunun sıradan bir durum gibi görüldüğü savunulabilir. Ancak Lenz’in bu ilişkide ne kadar gönüllü olduğu sorusu bugün hâlâ yanıtlanmış değil. Sembol müydü, mecbur muydu, yoksa inançlı bir Nazi miydi?
Kulüp, bu sorulara yanıt aramak için yıllar önce bir araştırma başlattı, ancak bugüne kadar kapsamlı bir sonuca ulaşılamadı. Lenz’in, 1930’ların ortasını “hayatımın en iyi yılları” olarak tanımladığı röportajlar ortaya çıktı. Bazı yorumcular, bu sözlerin sadece sportif başarıya atıf olduğunu öne sürerken, kimileri dönemin rejimiyle bir duygudaşlık içerdiğini düşünüyor.
August Lenz yıllarında Borussia!
1936 Berlin Olimpiyatları ve Hitler’le Temas
Lenz’in dönemin siyasi atmosferiyle olan bağları, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda da görüldü. Almanya’nın Norveç’e 2-0 mağlup olduğu maçta sahadaydı. Norveç’in iki golünü de Yahudi kökenli futbolcu Magnar Isaksen’in atması, Nazi yetkililer arasında huzursuzluk yaratmıştı. Lenz, bir röportajında, Hitler'in tepkisini yumuşatarak, “Sonraki ziyafette bizi neşelendirdi” sözleriyle aktarmıştı. Bu açıklama, dönemin propagandasını normalleştirme çabası olarak da yorumlanıyor.
Borussia’nın Yeraltı Tarihindeki Diğer İsim: Heinrich Czerkus
August Lenz’in portresinin dalgalandığı stadyumda anılan bir başka isim ise Heinrich Czerkus. Litvanya doğumlu eski dış saha oyuncusu ve kulübün stadyum çimlerinden sorumlu çalışanı, 1920’lerde Komünist Parti’ye katıldı ve Weimar Cumhuriyeti döneminde Dortmund belediye meclisine seçildi. Nazi rejimi tarafından hedef alındı, yıllarca yeraltında yaşadı ve Gestapo’dan kaçtı. 1945’te tutuklandı ve Rombergpark Katliamı olarak bilinen toplu infazda 269 kişiyle birlikte idam edildi.
Bugün Czerkus’un anısı, Dortmund’da birden fazla anıtla yaşatılıyor. Bu durum, kulübün tarihinde yalnızca karanlık değil, direnişi ve adanmışlığı da barındırdığını gösteriyor.
Lenz’in Futbol Mirası: Başarılarla Dolu Bir Kariyer
August Lenz’in sportif kariyeri göz ardı edilemeyecek ölçüde etkileyici. 12 yaşında Borussia Dortmund’da kaleci olarak başladığı futbol yaşamında 1.000’den fazla maça çıktı. Forvet pozisyonuna geçtikten sonra golcülüğüyle öne çıktı. 1936’da kulübü en üst lige çıkaran kahramanlardan biri oldu. Schalke 04’ün dönemin yıldız oyuncusu Ernst Kuzorra tarafından ikna edilmeye çalışılsa da Borussia’ya sadık kalmayı tercih etti. 31 yaşında futbolu bırakmasına rağmen, 1988’deki ölümüne kadar kulüple olan bağı hiç kopmadı.
Bugün Borussia Dortmund tribünlerinde dalgalanan Lenz portresi, futbolun sadece sahadaki başarılarla değil, tarihsel bağlamıyla da ele alınması gerektiğini hatırlatıyor. Geçmişin sembolleri, bugünün değerleriyle çatıştığında, yeniden değerlendirme kaçınılmaz hale geliyor. Unity grubunun anti-faşist mesajlarıyla birlikte bu bayrağın taşıdığı çelişki, Dortmund’un yalnızca sportif değil, tarihsel sorumlulukla da yüzleşmesi gerektiğini ortaya koyuyor.